Sayfalar

7 Ocak 2010 Perşembe

Fotoğraf Çekim Teknikleri

Günümüz dünyasında amatör fotoğrafçılık çok farklı bir hal aldı. Artık birçok insan d-slr veya slr fotoğraf makinesi edinebiliyor ve amatör fotoğrafçılıkla uğraşıyor. Kaliteli fotoğraflar çekmek elbette bir bilgi birikimi ve deneyim gerektirir fakat siz de bazı fotoğraf çekim teknikleri öğrenerek, sandığınızdan daha güzel işler çıkarabilirsiniz. Bu yazıda fotoğraf çekim tekniklerine genel çerçeveden bir bakacağız. Unutmayın, kaliteli fotoğraflar çekmenin sırrı, anı yakalamak ve kompozisyonu iyi oluşturmaktır. Çekim teknikleri yalnızca eserinizi daha kuvvetli kılar. Farklılığınızı tekniğiniz ile birleştirip ideal fotoğraflara kavuşabilirsiniz.

PORTRE ÇEKİMİ

Fotoğrafçılığın başrolünü paylaşan portre fotoğraflarını çekerken arka fonun olabildiğince sade olmasına özen göstermeniz gerekir. Etrafta dikkat dağıtacak objeler varsa, diyaframı açık tutarak örneğin f2.8 gibi bir değerde netliğin sadece konu üzerinde olmasını sağlarız. Arka fon flu olur ve dikkatimiz konu dışına çıkmaz. Netlik özellikle gözlerde olmalıdır, gözler insan ruhunun en iyi yansıtıcılarıdır. Portre fotoğraflarında diğer önemli bir konu da, yüzün bize ne ifade etmek istediğidir. Bu; duruş, bakış ve insan yüzünün çeşitli durumlarından güzel kareler yakalamamızı sağlar.

Konuyu kadrajın soluna koymamız fotoğrafın içine girmemizi sağlar, genişliği ve boşluğun büyüklüğünü gösterir. Konuyu kadrajın sağına koymamız ise fotoğrafın dışında olmamızı sağlar ve konuyu fotoğraftan çıkma isteği uyandırır. Tabii ki bunlar standartlaşmış kelimelerden ibarettir. Kompozisyonda farklılığı oluşturup, güzellik yaratacak olan sizlersiniz. Eski zamanlarda fotoğrafın insan ruhundan bir kısmını sakladığı söylenirdi. Belki de haksız bir ifade değil bu. Bir portre fotoğrafında gözleri dolmuş bir kişinin neler düşündüğünü, neden üzgün olduğunu sormuyor muyuz? Ayrıntılar, sadelikte gizlidir.

MAKRO ÇEKİM

Objektiflerimiz bize her zaman birbirinden farklı fotoğraflar elde etmemizi sağlar. Bunu sağlayan öğelerden biri de makro (yakın) çekimdir. Normal 50 mm objektiflerimiz bize 45 cm'den önceki objektifleri netlememize olanak sağlamazken, makro objektifler, bir böceğin ayaklarında olan tüyleri dahi görmemize, odaklamamıza imkan tanır. Tele objektifler ile de makro etkisi yaratabiliriz. En ince ayrıntısına kadar fotoğraflar ancak makro çekimlerle elde edilebilir. Bunun zorluğu da ideal odak değerine ulaşabilmekte yatar.



Hareketli konularda ve makro çekiminin zorluğundan kaynaklanan el titremelerinde olabildiğince dikkat etmemiz gerekmektedir. Bir lalenin fotoğrafını çekiyorsak, rüzgarın çekimi bozmaması için bunu engellememiz ya da kanatlarını oynatsa bile sabit çekmek istediğimiz kelebek için enstantanenin 1/1000 gibi yüksek değerlerde olması gerekebilir.

TERS IŞIK ( SİLUET) ÇEKİMİ

Ters ışık tekniğinde ışığı, fotoğraf makinesinin arkasından ya da yanından almayacağız. Onun yerine ışığı fotoğraf makinesinin önüne alarak, araya da çekeceğimiz objeyi yerleştirerek çekim yapacağız. Fotoğrafa farklı bir hava katıp konunun siyah çıkmasını ve etrafının ışık hüzmeleriyle oluştuğunu göreceksiniz. Fotoğraflarla, ışık ve gölge oyunlarından oluşan bir tiyatro oyunu çıkarabiliriz. Silüet fotoğraflarda konunun detayları belli olmazken bazen en güzel fotoğraflarımızı bu yöntem ile elde ederiz.




MANZARA ÇEKİMİ

Kendini doğaya kaptırıp, ışık, renk, ton, kompozisyon ayarlarını da hazırlayıp manzara fotoğrafı çekmek, bir fotoğrafçı için kaçınılmaz bir durumdur. Manzara fotoğrafı çekmek isteyen kişi doğaya bağlıdır. Bulutlu bir havanın, sisin ya da yağmurlu bir havanın fotoğrafını çekmek ancak bu koşulların kendiliğinden oluşmasına bağlıdır. Fotoğrafçı kendiliğinden oluşan bu görüntülerden istediği etkiyi ve ifadeyi veren anı yakaladığı zaman fotoğraf oluşabilir. Bu nedenle, manzara fotoğrafı çekmek isteyen kişinin öncelikle iyi bir gözlemci olması gerekir. Her fotoğrafta olduğu gibi manzara fotoğraflarında da ilgi odağı vardır.
 
Gerek güneş ışığından renklere bürünmüş bulutlar, gerek dağın cephesi, gerekse bir ovada tek başına duran bir ev. İlgi odağımızı özenle seçip onu en iyi yere konumlandırmamız, kompozisyonu en iyi şekilde göstermemiz gerekmektedir. Çekimlerde genellikle 50 mm’lik veya 35 mm’lik geniş açılı objektifler kullanılır. Tabii bu objektifleri kullandığımızda geri plandaki konular fotoğrafta küçük yer kaplayacaklardır. Manzara fotoğraflarının çekiminde düşük enstantene kullanmamız, alan derinliğini arttırmamız için kısık diyafram kullanmamıza imkan sağlayacaktır.
 



Filtreler manzara fotoğrafçılığı için oldukça önemlidir. Gökyüzündeki bulutların fotoğraf üzerindeki etkisini arttırmak ya da fotoğrafımızı U.V. ışınların etkisinden olabildiğince engellemek için filtre kullanmamız gerekebilir. Fotoğrafımıza konulan çerçeve, manzara fotoğraflarını daha etkili bir hale gelmesine olanak sağlayacaktır . Kompozisyona uygun bir çerçeve seçmek bu yönden önemlidir.
 
GÜN DOĞUMU VE BATIMI ÇEKİMİ

Özellikle bahar ayları, gün doğumu ve gün batımı fotoğrafları çekmek en uygun dönemdir. Çünkü bu dönemde güneş ışınları yatay olarak gelir. Fotoğrafta önemli olan, gün doğumunu anlatmak değil, önemli olan gökyüzüne örtülmüş karanlığa meydan okurcasına güneş ışıklarının bulutlar ya da gökyüzü üzerinde bıraktığı izlenimdir. Renk değişimlerinin, fotoğraf üzerindeki ahengini yakalamaktır. Güneş doğmadan ya da güneş batmadan on beş dakika öncesinde en güzel renkler doğaya yayılmaya başlar. Bizim de en iyi fotoğraflarımızı bu zaman içinde çekmemiz gerekmektedir. Pozometreden değer alırken güneşi çerçeve dışında tutarak, bu bölgenin parlaklık değerine yakın bir noktadan değer almamız gerekir.
 
Eğer güneş kadraj içinde olursa pozometre, güneşten gelen ışınların hepsini toplayarak bize olması gerekenden daha yüksek değerler verecektir ve bu değerlerde çekilen gün batımı fotoğrafları yetersiz pozlandırıldığından fotoğrafın büyük bir kısmı daha karanlık çıkar. Genellikle gün batımı fotoğraflarında 1/30 enstantene ve f11 diyafram gibi değerler en uygun değerlerdir. Tabii ki bu hava koşullarına da bağlıdır. İyi bir gün batımı ya da gün doğumu fotoğrafı çekmek istiyorsak ölçülen değerlerde, bir alt ve bir üst değerlerde fotoğraf çekmemiz, birkaç poz harcamamıza neden olsa da, güzel bir fotoğraf elde etmemizi sağlar.




Bulutların hareketini özenle takip etmeli ve en uygun pozu kaçırmadan biraz sabır göstermemiz gereklidir. Güneşin yoğun ışığından dolayı fotoğrafın patlamış gibi durmasını engellemek için, gerekirse değişik bakış açılarıyla güneşin kadrajdaki yerinin önüne bir obje koyulmalıdır. Böylece objenin ters ışıktan dolayı karanlık çıkmasını sağlayabiliriz. Bu sayede çok güzel ters ışık fotoğrafları elde etmemiz mümkün.
 
GECE ÇEKİMİ VE GÖKYÜZÜ FOTOĞRAFÇILIĞI

Karanlığın içinden çıkan ışıkların oluşturduğu bir fotoğraf çekimidir gece çekimleri. Yapay ışıklarla aydınlatılmış mimari yapılar, otomobillerin far ve stop lambalarından yansıyan ışık demetleri, ayın üzerimize bıraktığı parlaklık, yıldızların göz alıcı güzelliği gece çekimini ilginç ve güzel kılan örneklerdendir. Gece fotoğrafı çekmek için kesinlikle bir tripota (üç ayak) ya da makinemizi sabitleyebileceğimiz ekipmana ihtiyacımız vardır. Enstantenenin en düşük değerlerinde yapılan çekimler gerek yirmi saniyede gerek saniyenin yarısında gerekse de bulb modunda, yani istediğimiz sürece enstantene perdesini açık tutabileceğimiz modda fotoğraf çekimleri olacaktır. Gece fotoğraflarında ışık yetersizliğinden dolayı mutlaka uzun poz sürelerinin verilmesi gerekir. Eğer uzun poz süresi vermek istemiyorsak, ışığa duyarlı yüksek ISO değerleri (800 veya 1200) kullanılmalıdır. ISO değerini yükseltmemiz noise (gürültü) denilen fotoğraf hatasına neden olur. Fotoğrafın bazı yerlerinde küçük noktalar halinde lekeler görülür.
 
Gece fotoğrafı için en uygun zaman güneşin batışından birkaç saat sonraki zamandır. Daha geç saatlerde gökyüzü gereğinden fazla kararacağından, fotoğraf karemizdeki gökyüzü gereksiz bir boşluk olarak görülebilir. Ayrıca gecenin ilerleyen saatlerinde evlerdeki ışıklar kararacağından, canlı bir şehri ölü bir şehir gibi görüntüleyebilirsiniz.
 

Gece fotoğraflarında meydana gelen ilginç görüntülerden biri de havai fişek gösterilerinde çekilen fotoğraflardır. Havai fişeklerin görüntüsünü yakalayabilmek için makinemizi tripoda yerleştirir, anı kaçırmamak için makineyi (P) otomatik moduna alır ve gösterileri dikkatle izleyerek patlamanın en çok olduğu bölgeye makinemizi döndürerek deklanşöre basarız. Bulb modunda perdeyi uzun süre açık bırakırsak , havai fişeklerin ard arda patlamasıyla ilginç görüntüler elde edilebilir.
 
En zor çekimlerin başında gelen gökyüzü fotoğrafçılığına (astrofotoğrafçılık) geldi sıra. Dünyanın kendi etrafında dönmesiyle birlikte, çekilen yıldız fotoğraflarında, uzun süreli perde açıklığında yıldızlar hareket ediyormuş gibi gözükür ve arkalarında hareket yolunun izini bırakır. Yıldızın canlılığı kaybolur. Eğer hareket istemiyorsak, fotoğraf makinesini takip motoruna bağlamamız gerekir. Böylece dakikalarca pozlama yapılsa bile yıldızın netliği bozulmaz, canlılığı kaybolmaz ve gözle göremeyeceğimiz yıldızların hatta bulutsuların bile fotoğrafını çekebiliriz. Fotoğraf makinemizi bir aparat ile teleskopa bağlama imkanımız da var. Bu sayede çok daha uzakları fotoğrafımıza yakınlaştırma imkanı sağlıyabiliriz.
 
Bu anlattıklarım, iz olmadan çekimler içindi ama yıldızların yol izini bırakmış halleri de fotoğrafta güzel duruyor. Yıldız yağmuru gibi durmasını istiyorsak, kadraja belli bi alan gökyüzü belli bir alan dağ, ev gibi bir obje koymalı ve makinemizi yaklaşık 10-15 dakika boyunca pozlamalıyız. ISO değerinin 800’den yukarıda olmamasına özen gösterin yoksa fotoğraf çok gürültülü olur. Ring tarzı fotoğraf için ise kutup yıldızı bulunur ve odak noktası olarak seçilir. Ne kadar çok pozlarsanız o kadar çok tam daire şeklini elde edebilirsiniz. Yaklaşık olarak 30-45 dakika ideal süredir. Fotoğraf çekeceğimiz alanın, olabildiğince ışık almayan, şehrin dışında ve mümkünse yüksek yerlerde olmasına önem gösterilmelidir. Astrofotoğrafçılık sabır, emek ve bol çekim isteyen bir tarzdır (Benim gibi bazıları ring fotoğrafı çekerken uyuyakalabilir).
 

HAREKETLİ KONU VE PAN

Enstantene makinenin perdenin açılıp kapanma süresiyle, diyafram ise film üzerine düşücek ışık miktarını kısılıp açılması ile ayarlamamızı sağlayan, fotoğraf makinesinin çarklarının en önemli dişlileridir. Hareketli bir konuyu durağan ya da durağan bir cisme hareket katmak tamamen elimizde. Eylemsizlik kuramını belki de bozabilen tek makine fotoğraf makinesidir. Düşük bir enstantene kullanarak hareket halinde olan konunun fotoğrafları çekilerek harekete dinamizm katılabilir. Düşük enstantenede, hareketin olmadığı ya da yavaş olduğu kısımlar net, hareketin hızlı ya da çok olduğu yerler ise dinamizm kazanmış bir şekilde fotoğraf üzerine iz bırakacaktır. Örneğin bir şelalenin fotoğrafı 1/500 ve üzeri enstantene değerlerinde çekildiğinde, havada su tanecikleri dondurulurken 1/30 ve altındaki enstantene değerlerinde aralıksız bir bütün olarak akan bir kütle görünümü elde edilir. Durağanlığı ya da dinamizmi fotoğrafa katacak olan zamanı elinde tutan enstantene ve enstanteneyi kontrol eden fotoğrafçıdır.
 
Hareket demişken, eğlenceli olan panning (tarama) yöntemini unutmamak gerekir. En değişik ve fotoğrafı çekerken en çok aksiyona gireceğimiz fotoğraf çekim tekniğidir panning tekniği. Tarama yapacağımız konunun hareket hızının, enstantene ile orantılı olması panning tekniği için en önemli husustur. Portre fotoğrafı gibi bu teknikte de arka plan, konuyu olumsuz etkileyen öğelerin olmamasına, olabildiğince sade olmasına dikkat edilmelidir. Pan için en uygunu monopot olacaktır. Fakat imkanımız yoksa, fotoğraf makinemizi olabildiğince titretmemeye çalışmalıyız ve konunun hareket yönüyle aynı, onun hızına yakın hızda hareket ederken, deklanşöre basmalıyız. Makine konuyla birlikte hareketine devam ettirilir. Perde açılıp kapandıktan sonra koşturmamız bitmiş, fotoğrafımız da çekilmiş olacaktır.
 



Konu içerisindeki hareketin dondurulması, enstantene değerinin yükseltilmesi, film üzerine düşecek ışık miktarını azaltacağından, yeterli ışık miktarını sağlayabilmek için diyafram değerinin azaltılması yani diyaframın açılması gerektiğini unutmayalım. Bu teknikte iyi fotoğraflar çekebilmemiz için sık sık deneme yapmamız gerekebilir. Onca fotoğrafın ardında bir yorgunluğu üzerimizden alacak, fotoğrafçıların vazgeçilmezi çayımızı içmenin zamanı geldi herhalde.
 
Standartlar anlatılır. Öğrenmenin en iyi yolu standartı bilmek, yavaş yavaş farklılığı yaratmaktır. Otuz kişilik fotoğraf gezilerinde olsanız, otuz kişi de aynı konuyu çekiyor olsa bile kadrajınız, bakış açınız, fotoğraf makinenizi kullanışınız, farklılıkları doğurur ve hiçbir fotoğraf bir diğerine benzemez. Her fotoğrafın anlatmak istedikleri vardır, yeter ki görmesini bilelim, isteğimizi kaybetmeden tekrar tekrar deneyelim.